Milli Reasürans Yayını, 1.basım, 1994, İstanbul (ISBN 975-7235-01-6)
RESSAM ORHAN PEKER
Hayatı, Eserleri, Görüşleri
Prof. Önder Küçükerman
İlhan Berk
Bu kitap, Milli Reasürans Sanat Galerisi'inde 4 Kasım 1994 tarihinde açılan Orhan Peker sergisi nedeniyle 1000 adet basılmıştır. 250 adedi numaralanmış ve satış dışı tutulmuştur.
Yayınlayan, Milli Reasürans T.A.Ş.
Organizasyon, Milli Reasürans Sanat Galerisi, Amelie Edgü, Küratör
Tasarım, Esen Karol
Grafik uygulama, Bilge Barhana, Esen Karol
Fotoğraf, Erdal Aksoy
Dizgi, Tipograf, renk ayırımı ve baskı, Ofset Yapımevi
1. Baskı 1994, İstanbul
İÇİNDEKİLER
'Dayım Orhan Peker İçin', Prof. Önder Küçükerman, 9
ORHAN PEKER'İN YAZILMAMIŞ GÜNLÜĞÜ
Prof. Önder Küçükerman
1. BÖLÜM:
TRABZON'LU ORHAN, İLK RESİMLER
Trabzon'lu Ali Salim ve Belkis Peker'in (Başman) oğlu Orhan Peker'in doğumu. Resim, müzik, elişlerinde yaratıcılıkla dolu bir aile ortamı. İlkokul yılları. Orhan'ın karyola altında gizlediği resimlerin keşfedilmesi ve babasından aldığı ilk resim siparişi. Almanya'dan gelen enişte ve müzik, Almanca için yeni bir destek. Tek başına olmayı severdi Orhan. Sinema makinesi ile ilk karşılaşma. Orhan'ın çevresinde sanatı destekleyen yaratıcı ve toleranslı bir ortam. Orhan'ın 'Siyah-beyaz' kuzuları. Soğuksu'daki sakin hayat içinde espriler arayan Orhan. Orhan Peker'in sanat yeteneklerini uyaran ve besleyen en önemli kaynak: Büyük babası Kitabi Hamdi Efendi'nin büyük kırtasiye mağazası.
2. BÖLÜM:
İSTANBUL YILLARI VE GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ
Ortaokuldan sonra, İstanbul'da Sankt Georg yılları. Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümüne giriş. Babası Ali beyin rahatsızlığı, ailenin Rumelihisarı'nda toplanması, daha sonra Erenköy.
3. BÖLÜM:
'RESSAM' ORHAN PEKER, 'HAYAT VE SANAT' BAŞLIYOR
Akademi'den sonra askerlik ve İstanbul Şehir Tiyatrosu'ndaki çalışmaların başlaması. 1953, Erenköy. Turan Erol'dan bazı notlar. 1954, Erlangen Gençlik Tiyatroları Festivali için Avni Dilligil ve Grubu ile Almanya gezisi ve Orhan Peker'in kaleminden Erlangen Tiyatro Şenliği. Max Meinecke ile birlikte çalışmalar. 1956, İstanbul Tiyatro Derneği'nde ilk kişisel sergi ve Fikret Otyam'ın bir değerlendirmesi. 1956, 'Orhan Peker' kitabının yayımlanması. 1959, Orhan Peker için bir yazıdan alıntılar.
4. BÖLÜM:
ANKARA YILLARI, BÜYÜK BAŞARILAR
1959-1960. Ankara yıllarının başlaması. Orhan Peker kendisini anlatıyor. 1960, 'İtaiyeciler'. 1965, Bir sergi, bir yorum. 1966, Orhan Peker 'Yılın Ressamı' seçiliyor. 1967, Özden'le evlilik. 1968, Ankara, Ak Sanat Galerisi'ndeki sergi ve Turan Erol'un bir değerlendirmesi. 1969 yılında, Japonya'daki 'Expo-70' için açılan yarışmada Ragıp Buluç ile birlikte birincilik ödülünün kazanılması. Japonya'ya gidiş ve dönüş, değişik düşünceler. 1970'li yıllarda bir serginin ardından, Orhan Peker'in görüşleri. 1973, Sorunlar.
5: BÖLÜM:
AYVALIK YILLARI, İSTANBUL'DAKI SON SERGİ
1975, Ayvalık günleri ve yaz akademisi kurma düşleri. 1976, Gönül Karaca ile evlilik, ayvalık dönemi çalışmaları. 1976, 'Ayvalık-76' sergisi. 1978, Orhan Peker'in son sergisi, hastalanması ve Fikret Otyam'dan birkaç söz. 1978, Orhan Peker'in son sergisi ve ölümü üzerine eski arkadaşı Turan Erol'un bir yazısı. 3.6.78, Kara haber ve Fikret Otyam'ın bir yazısı. Orhan Peker'in arkasından, 'Ayvalık Sanat' sürüyor.
ORHAN PEKER KRONOLOJİSİ
ORHAN PEKER'İN AŞIK VEYSEL PORTRESİ ÜZERİNE
İlhan Berk, 39
RESİMLER
--------------------------------------------------------------------------------
DAYIM ORHAN PEKER İÇİN
Prof. Önder Küçükerman
Dayım Orhan Peker'in Trabzon, Soğuksu'daki yazlık evde, ilk kez bana 'Yedi Cüceler' öyküsünü resimlerle anlattığını çok iyi hatırlıyorum...
Daha sonraki yıllar, içinde kendi 'gizli dünyasının merkezi olan şömineli odası'na girmeme izin verirdi... Ya da geceleri piyanosunun mumlarını yakıp, hiç durmadan caz parçaları çalarken yanındaki koltuktaydım. Yıllar sonra bu piyano bana verildiğinde, tuşların arasında bu mumların parçaları hâlâ duruyordu...
'Akademi' ismini, küçük bir çocukken ilk kez ondan ve aile içindeki konuşmalardan duyardım… Annesinin odasında, yerde döşeli olan muşambayı kesip, sonra üzerine soba kurarak gizleme görevini bana vermişti. Daha sonra bu muşambo üzerine 'Kedili el'i çizdi. Dış çizgilerini kendisi oydu, içinin oyulmasını da bana bıraktı...
Akademi sınavını çok iyi bir dereceyle kazandığım zaman gerçekten sevindiğini görmüştüm. Aslında onunla aynı işi yapmak bana da garip bir sevinç ve gurur veriyordu: Ama resim bölümünü seçmediğim için galiba biraz kızgındı... Bakışlarında öyle bir şey hatırlıyorum... Daha sonraki yıllarda, Akademi'de öğrenciyken ve İstanbul'daki bir sergisi için yardım ederken yanlışlıkla, hatta belki de dalgınlıkla bir resmi yere ters koymuşum... ' - Sen ha... Orhan dayına bunu yaparsın ha...' diye bağırdığını hatırlıyorum... Gerçekten resmi bir an için ters tutmama bile çok üzülmüştü.
Sonra Ankara ve Ayvalık yılları... Ayvalık'ta 'Akademi'ye Karşı Akademi' kurma projeleri... Nedense beni bu işin içine çekmek istiyordu. Geniş programlı bir 'Yaz Akademisi'nin Ayvalık'ta kurulabileceğine içten inanıyordu... 'Bunu birlikte yapabiliriz' diyordu.
Ancak birden hastalandı... Hastanede yanından ayrılmamı istemedi... Sonra hızla kötüleşti. Derin koma ve son... Meliha Teyzem, Yavuz ve ben sonkez elini tuttuk.:. Kapıyı sessizce kapayıp odasından çıktık...
***
Orhan Peker
1927 yılı, Mayıs ayında doğdu,
1950 yılında ilk sergisini açtı,
1978 yılında son sergisini açtı, ve orada dostlarıyla vedalaştı...
Bir süre sonra onu yine Mayıs ayında kaybettik...
İlerideki sayfalarda, bir anlamda benim de yolumu çizmemde büyük etki ve katkıları olan 'Orhan dayım' hakkında izleyecekleriniz, ablaları Meliha Tanyeli, Mualla Sumru ile yaptığım uzun konuşmalar, çalışmalar, kendilerinin aile fotografları, belgeleri sağlayarak yaptıkları çok önemli yardımları ve benim çeşitli tarihlerde kişisel olarak içinde bulunduğum gerçek olayların birleşmesiyle yazıldı.
Teyzelerimin bu konudaki duyarlılıkları ve çok yönlü destekleri bu çalışmanın temelini ortaya çıkarmıştır. Kendilerine teşekkür borçluyum.
Bunu gerçekleştirirken en önde tutulan temel amaç şuydu... Orhan Peker kimdir?
Bu renkli ve dosdoğru belirli bir hedefe giden hızlı öykünün başlangıcını, aile ve yakın dostlar dışında pek kimse bilmez... Orhan Peker, değişik alanlarda birçok sanatçı yetiştirmiş olan köklü bir Trabzon'lu ailenin içinden gelmektedir... Çocukluğundan beri sanat alanında kendisine her zaman destek olan bir aile ve dost ortamı içinde bulunmuştur... O nedenledir ki, aile içinde ayrıcalıklı bir durumda, doğruca, hiç vakit kaybetmeden tek hedefi olan kendi sanatına doğru yürüyebilmiştir.
Orhan Peker; hayatı boyunca, hep önde olmak istemiş, bu hedefe ulaşmak için 'bütün gücünü, kendine acımaksızın' kullanmıştır... Her an çevresine bakmış, tercihlerini kesin ve açık olarak yapmış, resim, müzik, şiir, ailesi ve yakın dostları dışında hemen hemen hiçbir şeye vakit ayırmamıştır.
Verimli ama kısa sayılabilecek hayatı, onun bu aceleci tutumunda haklı olduğunu gösterir gibidir...
1 Haziran 1994, İstanbul