Prof. Dr. Kenan Mortan
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Konuşmaları Yapan ve Düzenleyen Prof. Dr. Kenan MORTAN
Yayımlayan Nezih BAŞGELEN
Editörler Prof. Dr. Süha ERDA, Yard. Doç. Dr. Tengüz UNSAL
Kapak Tasarımı ve Grafik Lalehan UYSAL
Düzenleme Serdar KİRAN
'40 yıl, 40 fotoğraf' albümü ilaveli değişik 2. Baskı, Ağustos, 2006
376 Sayfa
Aksoy Matbaacılık A.Ş. (0212) 274 77 34, İstanbul
ISBN: 9944–75–003–4
© 2006 Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Her türlü yayın hakkı saklıdır / All rights reserved.
Yayınevinin ve yazarın yazılı izni olmaksızın elektronik mekanik,
fotokopi ve benzeri araçlarla ya da diğer kaydedici cihazlarla
kopyalanamaz, aktarılamaz ve çoğaltılamaz.
Kitapevi/Satış Mağazası: Yeniçarşı Cad. Petek Han
No: 32/A, Galatasaray, İstanbul
Tel. 0 212 249 92 26 Fax: 0 212 245 68 77
www.arkeolojisanat.com / [email protected]
ÖNDER KÜÇÜKERMAN ile 40 YIL Konuşmaları
Konuşmaları Yapan ve Düzenleyen Prof. Dr. Kenan MORTAN
Yayımlayan Nezih BAŞGELEN
Editörler Prof. Dr. Süha ERDA, Yard. Doç. Dr. Tengüz UNSAL
Kapak Tasarımı ve Grafik Lalehan UYSAL
Düzenleme Serdar KİRAN
'40 yıl, 40 fotoğraf' albümü ilaveli değişik 2. Baskı, Ağustos, 2006
376 Sayfa
Aksoy Matbaacılık A.Ş. (0212) 274 77 34, İstanbul
ISBN: 9944–75–003–4
© 2006 Arkeoloji ve Sanat Yayınları
www.arkeolojisanat.com / [email protected]
Her türlü yayın hakkı saklıdır / All rights reserved.
Yayınevinin ve yazarın yazılı izni olmaksızın elektronik mekanik,
fotokopi ve benzeri araçlarla ya da diğer kaydedici cihazlarla
kopyalanamaz, aktarılamaz ve çoğaltılamaz.
Kitapevi/Satış Mağazası: Yeniçarşı Cad. Petek Han
No: 32/A, Galatasaray, İstanbul
Tel. 0 212 249 92 26 Fax: 0 212 245 68 77
www.arkeolojisanat.com / [email protected]
İÇİNDEKİLER
SUNUM
Prof. Dr. Süha Erda 10
TEŞEKKÜR
Prof. Önder Küçükerman 15
I. BÖLÜM
ENDÜSTRİ TASARIMI VE YOL ARKADAŞLARIM İÇİN
“Çizmek” ile “Yazmak” Arasında 19 • “Anadolu Güneşinin Altında, Büyük Şehirlerin Dışında Bir Gezgin Kuş” 28
II. BÖLÜM
“TASARIM MİRASI” VE ENDÜSTRİ İÇİN
U.E.S.Y.O ve İlk “Endüstri Tasarımı Bölümü” 39, Yapı Dergisi Yılları 45, Cam Tasarımıyla Karşılaşma 48, Endüstri ve “Değişim İçinde Tasarım” 60, Bir Sergi: “İnsana Daha Uygun Çevre İçin Tasarım” 63, Endüstri Tasarımı Derneği 68, Bölümün “Birinci Kuşak” Öğre¬tim Üyesi Kadrosu 78
III. BÖLÜM
“TASARIM MİRASI” VE ENDÜSTRİ İÇİN
Cam Sanatı: Alevin İçinden Ustanın Elinden 87, Şehir Mobilyaları 91, Tasarım Mirasımız ve Yel Değirmenleri 96, “Denizin Hakkı” ve Taka’lar 99” Tasarım Mirasımız ve At Arabaları 104, Kırdan Şehre Geçmek, Beykoz ve “Camköy” Projesi 108, Türk Cam Sanatı Yayımları 117, Göz Boncuğu Kitabı 120, El Sanatlarında “Kayıt Edilmemiş Bilgiler” ve “Koşullara Uyma” Sorunu 129, Göz Boncuğu: “Bir Bilinen, Bir de Bilinmeyen Bileşkesi, Akdeniz- Avrupa Cam Yarışı İçinde “Çeşm-i Bülbül” 139” “Saraydan Hereke’ye Giden Yol 150, Batı Anadolu’daki Türk Halıcılık Geleneği İçinde İzmir Limanı ve Isparta Halıcılığı 161, Türk Sanayi Tarihi İçinde “Feshane” 168, Os¬manlı Eğitiminde “Ehl-i Hıref”, “Sanayi” Ve “Mektep” 172, Marmaris Çalışmaları 180, “Sığ Sularla İç İçe Gelişen Bir Geleneğin, Özgün Kültürü” 184, Kuyumculuk-Tasarım-Kapalıçarşı 186, Bir Toros Ma¬salı: “Düz ağaç Yaylası” Ve “Kırda Yaşamak” 189, 1950’lerde Akademi’de Bir Metal Heykel Atölyesi ve Mobilyalar 194, Topkapı Sarayı’ndaki Ustalar Topluluğu: “Ehl-i Hıref” 199, Yıldız Çini Fabrikası ve “Sanayi-i Nefise Mektebi” Bağlantıları 206, İstanbul’daki “Sanayi ve Tasarım Mirası” Üzerine 211, Sanayi ve Tasarım Tarihi Mirası Olarak “Milli Saraylar” 215
IV. BÖLÜM
ENDÜSTRİ VE TASARIM İÇİN
İSO Dergisi ve “Dizayn Center” İhtiyacı 221, Diploma Projeleri ve Endüstri Tasarımı Yarışmaları Üzerine 224, Tofaş - Fiat İşbirliği Pro¬jeleri 226, Biz İyi Çizen Hocalarımızdan “El Alıp” Geldik 239, Victor Papanek: İyi Tasarımcı Olmak İçin “Kimseyi Öldürme Yeter 243, 2000’li Yılların Perspektifi İçerisinde Endüstri Tasarımı 245, Ül¬kelerle Ürün Günleri, İtalya ve İsveç 236
V. BÖLÜM
HOCALARIM VE OKULUM İÇİN TEŞEKKÜRLER
Dayım Orhan Peker 269, Emin Barın ve “Perşembe Toplantıları” 273, Hocalarım: Sabri Berkel, Utarit İzgi, Hayati Görkey, Sedad H. Eldem, Asım Mutlu 279, Kerim Silivrili, Bedri Rahmi Eyüboğlu 291
ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ KADROSU (1971–2006) 297
ÖZGEÇMİŞ
Akademik Aşamalar Ve Tez Konuları 299, Akademik Görevler 299, Özel Görevler 301, Kitaplar 302, Makaleler 307, Kongre, Konfe¬rans Ve Seminerler 322, Mesleki Vakıf Çalışmaları 330, Mesleki Ku¬ruluş ve Dernek Çalışmaları 331, Ödüller 333, Eğitim Filmleri, Rad¬yo ve TV Programlan 333, Sergi, Yarışma Ve Jüri Çalışmaları 335, Uluslararası Ve Ulusal Tasarımlar (Patent, Tescil Vb) 341, Uluslara¬rası Mesleki Görevler 341
'40 YIL, 40 FOTOĞRAF' ALBÜMÜ
342
SUNU
Prof. Dr. Süha Erda
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Dekoratif Sanatlar Bölümü’nün, tüm branşların çoğunlukla bir arada tek bir atölyede çalıştıkları “Galeri Sınıfı” denen birinci yılını bitirirken biraz daha Akademili olmanın haklı gururu ile bir yıldır bir arada çalıştığımız arkadaşlarımızdan ayrılmanın burukluğunu bir arada yaşıyorduk.
Böyle bir yılın sonunda tekrar eğitime başladığımızda branşlara ayrılmıştık. Notlarım çok yüksek olduğu için istediğim branşı seçme hakkım vardı. Aslında Akademiye mimarlık eğitimi alma düşüncesiyle gelmiştim. Ancak sanat tarafını kendime daha yakın bulduğum için Dekoratif Sanatlar bölümünün bu düşünceme en yakın branşı olan İç Mimarlığa yönelmeye karar verdim. İç Mimarlık Kürsüsü’ne başladığım yıl Önder Küçükerman Hocamızla proje dersinde masa başında karşılaşmıştım. Böylece kendisi ile tanışmamın ilk periyodu olan “öğrencisi olma” süreci başlamış oldu. Bu güne göre uzunca saçları, şeytanca bakan gözleri vardı. Bir üst sınıftan aldığımız bilgiler ve herkesin korktuğu hoca olan Utarit İzgi’nin asistanı olmasından kaynaklanan bir gerilim ve korku vardı. Ancak ders ve tashihler sırasında anlattıkları tüm sınıfta bir aydınlanma yarattı. Bu dalgalanma giderek yayıldı. Başka bir şeyler anlatıyordu. Bir süre sonra bu, bir tür hayranlığa döndü. Bir konuyu anlatırken doğrudan anlatmak yerine, o güne kadar duymadığımız esprili benzetmelerle ve çarpıcı bir şekilde anlatıyordu. Bir yıldır desen çizmiş olan bizlere T cetveli ile çizmenin önemini “iki nokta arasındaki en kısa yol bir çizgidir” diye açıklamıştı. Bu sözü, görülen bir filmin en etkileyici sahnesini tekrarlar gibi birbirimize ve herkese aktardık.
Bir taraftan İnce Yapı, Statik, Meslek Bilgisi, Tesisat gibi İç Mimarlık dersleri görürken diğer taraftan da Önder Hocamız bizi verdiği konular ve ödevlerle Endüstri Tasarımı’na hazırlıyor gibiydi. 1970’de cam takviyeli plastikten 1/1 boyutta masa uygulaması yapıyor, polyester emdirilmiş oluklu mukavvadan mobilya ya da geodezik kubbe modelleri yapıyorduk. Sürekli Endüstri Tasarımından söz ediyordu. “Endüstri Tasarımı” kelimesi bize çok yeni bir boyut kazandırmıştı. Hem yeni bir ufuk hem de ulaşılması zor bir şey olarak duruyordu.
1972 yılında İç Mimarlık Kürsü’sü, İç Mimarlık ve Endüstri Ürünleri Kürsüsü’ne dönüştü. Kısa sürede Endüstri Tasarımı eğiti¬mine uyum göstermemiz gerekiyordu. Bu nedenle Önder Hocamız bizi kısa sürede yüzme öğretme metodu gibi arkamızdan iterek Endüstri Tasarımının içine soktu. Ancak suda yalnız bırakmadı. Bizi derslerde, tashihlerde öylesine yüreklendirirdi ki dersten çıktığımızda, her birimiz kendimizi Joe Colombo, Enzo Mari gibi önemli tasarımcılar olarak hissederdik. Adeta ayaklarımız yerden kesilir, birkaç karış yukarıdan giderdik. Aldığımız bu hızla, deliler gibi kütüphanede bulabildiğimiz tasarımla ilgili yegâne periyodikler olan İtalyan Domus, Abitare gibi dergileri karıştırıp eski sayılarını satın almaya çalışarak Önder Hocamızın bizden istediklerine en yakın şeyleri çizmeye çaba gösterirdik.
Önder Hocamız bizi yüreklendirdikçe Domus dergilerinde gördüğümüz tasarımların, çizimlerin ve ürünlerin düzeyine biran önce ulaşabilmek için iki misli daha fazla hırs ve azimle masamızın başına atılıyorduk. Ama hazırlayacağımız çizimleri beğenmeyecek diye ödümüz kopardı. Ancak bu korku değildi. Sadece bize gösterilen yola doğru bir an önce varmak istiyorduk. Bizi öylesine yüreklendirir Endüstri Tasarımına doğru öylesine hızlı ittirirdi ki bunun bir sonucu olarak yaptığımız çizimlerin istediği gibi olması, Önder Hoca’dan övgü almanın sarhoşluk etkisi bir hafta sürerdi. Önder Hoca’yı kendimize rol model olarak seçmiştik. İlk defa tashihlerde kalın keçe uçlu kalem kullanmıştı. Hepimiz o kalemi ya da bir benzerini bulabilmek üzere yollara düştük. 1970’lerde Türkiye’de mesleki araç olarak kullanabileceğimiz çok az şey vardı.
Başlangıçta mimari proje standardında olan projelerin görünümü giderek değişti. Projelerimizin ana kavramını grafik öğelerle, grafik düzenlemelerle ifade etmeye, dergilerden kestiğimiz resimleri yapıştırarak anlatmaya başladık. Hızlı bir değişim içindeydik ve bu bize heyecan veriyordu. Ancak Endüstri Tasarımı hakkında Önder Hoca’nın anlattıkları dışında hiçbir şey bilmiyorduk. Kitap yoktu, mimarlık dergileri dışında, Endüstri Tasarımına özel hiçbir şey yoktu. Bu açığı kapatmak üzere hocamız bizden üç şey istedi: Birincisi Endüstri Tasarımı kaynakçasıydı. Bir diğeri önemli endüstri tasarımcıların biyografilerinin araştırılmasıydı. Bir de yaptığımız işin terminolojisini ortaya koymak adına Endüstri Tasarımı sözlüğü görevi verdi. Yine aynı heyecanla yola koyulduk. Her şeyi elle yazıyorduk. Tüm ödevleri, araştırmaları, seminer paftalarını, tüm projeleri. Bu gün düşününce inanılmaz gibi geliyor. Çılgınlık... Önder Hoca, bütün bu çalışmaların bir takım ruhu içinde olmasına, aramızda ince bir rekabet yaratmasına rağmen toplam başarıya ulaştırmaya çalışıyordu. Bugün de aynı yöntemi uygular. Buna hepimizin ihtiyacı vardı. Başarılarımızı da hep beraber kutlardık. Önder hoca bizi yeni aldığı Murat 124 arabasına doldurur birlikte Çiçek Pasajına giderdik. Başarılı bir proje sonrası çiçek pasajına gidip içerek kutladığımız ilk ve tek hocamız olmuştur. Yıllar sonra bir örneğine Almanya’daki eğitimim sırasında rastladım.
Eğitimimi bitirdikten sonra 1974 yılında, 1416 sayılı yasa diye bilinen bir eğitim bursu olduğunu ve yararlanmamı önerdi. Ben kararsızdım. Kararsız bir günümde akıl danışmak üzere kendisine gittim. “Bak sen iyi ve çok başarılı bir öğrenciydin, bu bursu kullan, yurt dışına git, Endüstri Tasarımını öğren ve Akademiye geri dön, sana ihtiyacımız var” dedi. Ben o akşam karar verdim ve sabah pasaport için başvurdum.
Almanya’dan döndükten sonra Önder hocamla tanışmamın ikinci periyodu olan “asistanı olma” sürecini yaşamaya başladım. Bu defa proje tashihlerinde söylediklerini dikkatle izleyip hafta içinde öğrencileri istediği şekilde yönlendirmeye çalışırdık. Anlattıklarıyla öğrencilerle birlikte heyecanlanır, onlarla birlikte ter dökerdik. Öğrenci yanlış bir şey çizdiğinde kendimizi suçlu hisseder, üzülürdük. Ama o hiçbir zaman bizi kırmadı. Aksine, öğrenciyi de bizi de her zaman destekledi. Daima her türlü bilgiye açık bir yapıda olduğunu gördüm. Konusunda uzman olan her kişiye, herkese adeta hayrandı ve onlara hep özel ilgi gösterdi. Mühendislik ve teknoloji konularına özel ilgisini izledim.
Dünyaya geniş bir gözlükle bakan, buna karşın her şeyi sistematik hale getirmeden, kendisine özel bir formül ve açıklama yaratmadan rahat etmeyen bir yapıdadır. Eğitime de her zaman bunu yansıtmıştır. Öğrenme, kendini, bilgilerini yenileme, yeni bilgi edinme ve aktarma konusundaki heyecanı ilk günkü gibi. Önder Hoca kapıdan her gün ayrı bir konu ile girer. Bir gün “pollution”, başka bir gün “sustainable”, diğer bir gün ise “grid ve menü” . Bir taraftan kavramlarla oynarken diğer taraftan atölyenin kapısından girer girmez fırtına gibi bir tempoyla öğrencileri çalıştırıp onlarla model atölyesine inerek 1/1 modeller yaptırıp, onları canlandırarak, kendilerini gerçekten Ford, Fiat firmasında tasarımcı olarak çalışıyor gibi hissetmelerini sağlama konusunda adeta bir virtüözdür
1998 yılında Bölüm Başkan Yardımcısı olarak görevlendirildim. Böylece Önder hoca ile tanışmamın üçüncü periyodunu yaşamaya başladım. “Yardımcısı olma, yönetimi paylaşma.”
Bu görevi Yardımcı Doçentliğimin birinci gününde almıştım. Kendimi hazır hissetmiyordum. Acaba yapabilir miyim dedim. Her zamanki yüreklendirici tavrı ve daha sonra çok duyacağım meşhur sözüyle, sırtımı sıvazlayarak “ En iyisini yapacağına eminim, bölümü kapatmak dışında her şeye tam yetkilisin” dedi.
Bugün 11 Temmuz 2006. Önder Beyin emekliliği ile birlikte benim de görev sürem bitiyor. On yıllık bir birlikte çalışmamız oldu. Kendisini daha yakından tanıma fırsatını buldum ve birinci ve ikinci periyotlarda öğrendiklerimin çok ötesinde bilgiler öğrendim. Bunların bir kısmı mesleğe, eğitime ve akademisyenliğe dayalı bilgilerdi. Ancak büyük çoğunluğu kendi kişisel özelliklerinden kaynaklanan, kendisine özel bilgilerdi. Asla unutmayacağım ve bende derin yer eden bu bilgiler için kendisine müteşekkirim.
Kibar, centilmen, titiz ve her zaman bakımlı bir beyefendi ile aristokrat bir kişiliğin, en küçüğümüze bile saygı gösteren demokratik bir anlayışın, iyi bir klasik piyanisti, profesyonel düzeyde fotoğrafçı, çok iyi bir çizer ve tasarımcıdan oluşan sanatçı bir kişilikle 37 adet kitap, 500’e yakın makale, onlarca film/TV programı hazırlayıcılığı, çok farklı alanlarda çok sayıda danışmanlık kimliğinin ve hala süren bitmek tükenmek bilmeyen bir heyecanın nasıl aynı kişide toplanmış olduğunu en yakından izledim.
İçimde kalan bir uhde Önder Hocanın bu denli ittirmesine karşın kendisinin hızına yetişemedim. Bölüm olarak da yetişemedik. Arkasından gitmeye çalıştık. Yetişemedik.
Önder Hocayı emekli olarak hiç düşünemedim, hala da düşünemiyorum. Emekli kelimesinin çağrıştırdığı tipolojiye uymuyor. Zaten yaşam modeli olarak emekli olacağını da sanmıyorum. Bu sadece bir formalite, bir bürokratik süreç.
Kırk yıllık süre içinde, ülkemizdeki Endüstri Tasarımı mesleğinin oluşmasına ve gelişmesine, kurumsal olarak Üniversitemize ve Bölümümüze yapmış olduğu katkılar ve tek tek hepimizin üzerindeki emekleri, Bölümde yaratmış olduğu demokratik ve medeni yönetim ortamı nedeniyle kendisine Bölüm adına teşekkürlerimi ve sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum...
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Öğrenciniz...
Asistanınız
Yardımcınız.
Prof. Dr. Süha Erda, 11 Temmuz 2006
TEŞEKKÜR
Prof. Önder Küçükerman
Bana doğduğum tarihi ve yeri sordukları zaman “11 Temmuz 1939, Trabzon derim”. Ama bir varlık olarak “gerçekten doğduğum” yerin ise 1960 yılının Temmuz ayının sonunda, giriş sınavları için başvuru yapmak için kapısından girdiğim “Güzel Sanatlar Akademisi” olduğunu söylerim.
Bu büyük sanat kurumuna öğrenci olarak girdiğim 1960 ve daha sonra da asistan olarak göreve başladığım 1965 yılından bu güne kadar bütün meslek yaşamım bu kurumun olağanüstü varlığı ve ortamı içinde biçimlendi. Bu kurumun eşsiz yaratıcılık ortamının, sağlam geleneklerinin, çok değerli mirasının ve ulaşılması zor değerdeki hocalarımızın oluşturduğu parlak zincirin mütevazı bir halkası olmaya çalıştım.
Bu süre içinde öğrendiklerimi ve öğrettiklerimi öncelikle bu kurum için yapmaya çalıştım. Ama bunların arasında bence en anlamlısı, küçük bir grup arkadaşım ve çok değerli hocalarımın güveni ve desteğiyle ülkede ilk kez başlattığımız ve bugün üçüncü kuşağına ulaşmış olan “Endüstri Tasarımı” eğitimidir. Bu olay yeni bir meslek ile birlikte büyük bir sorumluluk alanı yaratmış olduk.
***
Bugün ise 11 Temmuz 2006.
“Güzel Sanatlar Akademisi” adı altında başlayan ve “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi” adı altında tamamladığım bu 40 yılı birlikte yaşayıp anlamlandırdığımız bütün hocalarıma, meslektaşlarıma, arkadaşlarıma ve öğrencilerime veda etme zamanı geldi.
***
Bugün, “Meslekteki 40 yılım” nedeni ile beni çok onurlandıran bu yayını hayata geçiren dostlarıma teşekkür için masa başına oturdum ve en zor satırları yazmaya çalıştım.
Her şeyden önce böyle bir yayın için sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Başlangıçta bir tür “40. yıl konuşmaları” olarak önerip planlayan, bana inanılmaz zorlukta sorular yönelten değerli meslektaşım ve dostum Prof. Dr. Kenan Mortan ile Prof. Dr. Suha Erda olmak üzere bu konuşmaların daha sonra kâğıda dökülmesi, düzenlenmesi ve yayına hazırlanması için ilgisini esirgemeyen herkese minnetlerimi iletmek isterim.
Bu konuşmaların bir yayın biçimine dönüşmesi düşüncesi sürecini başlatan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi önceki Rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin ve daha sonra da süreci devam ettiren Rektörümüz Prof. Dr. Onur Altan beyefendiler ile Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlgi Yüce Aşkun ile en sonunda Üniversitemiz ile işbirliği içinde bu yayını hayata geçiren Arkeoloji Sanat Yayınları’na, Nezih Başgelen’e ve çalışma arkadaşlarına şükranlarımı iletirim.
En son olarak da bu yayını gerçekleştirerek ban büyük bir sürpriz yapan, 40 yıl içinde bir mesleği birlikte yaratıp biçimlendirdiğimiz bütün “Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü” meslektaşlarıma, arkadaşlarıma saygı, sevgi ve gelecek için çok büyük başarı dileklerimi ileterek, emeklilik hayatıma başlıyorum.
Sağ Olun! Yaratıcılık ve öncülük yolunuz açık ve parlak olsun.