Kitaplar< Geri dönün

GELENEKSEL TÜRK DERİCİLİK SANAYİİ VE BEYKOZ FABRİKASI

GELENEKSEL TÜRK DERİCİLİK SANAYİİ VE BEYKOZ FABRİKASI

Sümerbank Genel Müdürlüğü yayını, 1989, Ankara (ISBN 975-7536-01-6)

Geleneksel Türk Dericilik Sanayii ve
BEYKOZ FABRİKASI

…Boğaziçi'nde Başlatılan Sanayi…

Prof. Önder Küçükerman

Sümerbank Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanmıştır
Yayına hazırlayan ve düzenleyen, Önder Küçükerman
Dizgi, film, baskı Apa Ofset Basımevi ve Ticaret A.Ş. İstanbul
Cilt, Emin barın, Barın Yazı ve Cilt Sanayii, İstanbul

1. Basım, 1988, İstanbul
ISBN 975-7536-01-6

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ
Adnan Kahveci, Devlet Bakanı, 11

SUNUŞ
Ahmet Özerdim, Sümerbank Genel Müdürü, 13

GİRİŞ
Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası: Türk Dericilik Sanayiinin Ünlü Fabrikası, 14

l. BÖLÜM:
TÜRK DERİCİLİK GELENEĞİ VE TARİH İÇİNDEKİ GELİŞİMLERİ
Deri Sanayiinin Osmanlı harp sanayii içindeki yeri, 18. İstanbul'daki en eski sanayi bölgesi: 'Kazlıçeşme', 20. 1640 tarihli 'Narh Defteri'ne göre deriden yapılan her türlü ürünün o günlerdeki fiyatı, 23. Türklerde önemli bir sanayi kolu olan dericilik ve İstanbul'da zaman içindeki gelişmeler, 38. İstanbul Saraçhanesi ve zaman içindeki durumu, 40.

II. BÖLÜM:
BEYKOZ VE ÇEVRESİ
Tarih içinde Beykoz ve çevresi, 82. Beykoz'daki eski Kağıt Fabrikası, 87. Beykoz'daki diğer fabrikalar, 97. 19. Yüzyıl'ın sonlarında Türkiye'deki geleneksel üretim arasında dericilik ve ayakkabıcılık üzerine, 129. Namık Paşa'nın çalışmasını takdir eden Sultan Mahmut, onu Harbiye Mektebi'ni kurmak için görevlendiriyor, 134. I. Dünya Savaşı ve Türk sanayii üzerindeki etkileri, 138. 1913-1915 Osmanlı sanayi istatistiklerinde deri sanayiinin durumu ve Beykoz Fabrikası ile ilgili olan çeşitli bilgiler, 140. 1914 yılı ve 'Sanayi Dergisi', 147. Türk'lerin mesleki ve teknik öğrenim için Almanya'ya gidişi, 148.

III. BÖLÜM:
SÜMERBANK BEYKOZ DERİ VE KUNDURA FABRİKASI
Beykoz Fabrikası'nın, zamanın ekonomik, politik ve teknolojik gelişmeleri içindeki kronolojisi, 150. Beykoz Fabrikası'nın 1943 yılındaki durumu, 187. 1945 yılından izlenimler, 220. 1960'lardan izlenimler, 224. Beykoz Fabrikası arşivinden, 267. Beykoz Fabrikası yöneticileri, 281.

AÇIKLAMALAR, 282

KAYNAKLAR, 284

--------------------------------------------------------------------------------

ÖNSÖZ

Adnan Kahveci, T.C. Devlet Bakanı

Bu kitapta üzerinde durulan 'Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası', 19.Yüzyıl'ın başlarında Batı'da gelişen Sanayi Devrimi ile karşı karşıya kalmış geleneksel dericilik sanayiimizin en önemli tesislerinden birisidir. Bir başka deyişle, Batı'dan gelen böyle güçlü bir etki ile, ülkede geliştirilmeye çalışılan 'Sanayileşme düşüncesi'ni uygulamaya geçirebilmiş en eski fabrikalarımızdan birisidir.

Beykoz Fabrikası, gerçekte Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u almasıyla birlikte kurmuş olduğu çok geniş bir dericilik organizasyonunun zaman içindeki gelişimlerinin son ve en önemli halkasıdır. Bu yönüyle, İstanbul'daki 'Kazlıçeşme deri sanayii' eski ünlü 'Saraçhane' ve Beykoz Fabrikası, tarih içinde birbirleriyle çok sıkı bağlar içinde bulunmuşlardır. Ancak Beykoz Fabrikası, geleneksel yollarla çalışmış olan bu iki önemli tesisin yanında, o günlerin modern teknolojisini en etkili ve yaygın biçimde uygulayan bir sanayi kompleksi olarak özel bir önem taşımaktadır.

Gerçekte, kısaca 'Beykoz Fabrikası' diye isimlendirilen bu tesis, kumaştan kağıda, camdan porselene, deri ve ayakkabıdan askeri giyime kadar çok çeşitli teknolojiyi bünyesinde geliştirebilmiş bir kuruluştur.

Beykoz Fabrikası'nı Türk sanayi tarihi içindeki yeri, ürünleri ve çağının olayları ile birlikte inceleyen bu araştırma ile, 1810'lu yıllarda çalışmaya başlayıp, hala aynı konuda üretimini geliştirerek sürdürebilen ve birçok yönüyle bugünkü modern Türk dericilik sanayiine bir tür okul görevi yapmış olan bir fabrika, genç kuşaklara tanıtılmaktadır. Bu ünlü fabrika, varlığını sürdürdüğü çok uzun bir dönem içinde, geniş bir kadro yetiştirmiş, 1935'lerde kurulmuş olan Sümerbank'ın temel direklerinden birisi olmuş, kendi alanında birçok yeni tesisle, gelişen teknolojilerin ülkemizdeki uygulayıcısı olmuştur. Böyle bir öncü rolüyle bir yandan üretim yapmış, diğer yandan da yeni kuşakları, ileri düşünce sistemlerine doğru itmiştir.

İşte bu kitap, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası'nın özellikle bu rolü üzerinde durmakta ve bir anlamda bugünkü dericilik potansiyelimizin uzun ve ilginç tarihinin başlangıç günlerinden günümüze uzanan dönemine ışık tutmaya çalışmaktadır.

Türk dericilik tarihinin son birkaç yüzyıldaki ilginç bir kesitini ortaya çıkaran bu kitabın yazarına ve katkıda bulunanlara saygılar sunarım.

SUNUŞ

Ahmet Özerdim, Sümerbank Genel Müdürü

Yayına sunduğumuz bu belgeselimiz ile, Türk sanat tarihinin önemli bir bölümü, deri ve kundura sanayiimizin doğuşundan bugüne kadar olan gelişimi de belgelenmiş olmaktadır.

Eser her ne kadar sadece Beykoz Müessesemiz için hazırlanmış ise de müessesenin bugün de olduğu gibi ülkemizin mevcut tüm teknolojilerini uygulamış, en ileri ve kapasitesi en büyük kuruluşu olması nedeniyle, bu daldaki ülke sanayiimizin dünden bugüne tüm değişimine de ışık tutmaktadır.

1810 yılından bu yana çalışmasını hiç durdurmadan sürdürebilmiş olan bu 'Sanayi kompleksi', geleneksel Türk dericilik sanatının ve sanayiinin içinde çok önemli ve ilgi çekici bir rol oynamış bulunmaktadır. Hala, ilk kurulduğu yerde, 1810 yılından bu yana, gelişerek üretimini sürdürmekte ve Beykoz'da çevresiyle birlikte bir 'Dericilik kültürü' oluşturmaktadır. Ayrıca, ilk kuruluş günlerinden bugüne kadar gelebilen birçok tarihi mirası da korumaktadır. Bu yönüyle, 1810'lu yıllardan bu yana bir yandan geleneksel Türk dericilik sanayiinin eserlerini sürdürmeye çalışmakta ve diğer yandan da çağın en yeni üretim tekniklerinin ülkemizdeki önemli bir uygulayıcısı olmaktadır.

Hocamız, kıymetli araştırmacı Prof. Önder Küçükerman'ın titiz ve ciddi çalışmalarıyla hazırlanan bu dizinin ilk eseri olan 'Anadolu'nun Geleneksel Halı ve Dokuma Sanatı İçinde HEREKE FABRİKASI' 1987 yılı başlarında yayımlanmış, ikinci eser 'Dünya Saraylarının Prestij Teknolojisi : Porselen Sanatı ve YILDIZ ÇİNİ FABRİKASI' 1987'nin sonlarında yayımlanmıştı. Bu dizinin üçüncü eseri olan 'Türk Giyim Sanayii Tarihindeki Ünlü Fabrika 'FESHANE' DEFTERDAR FABRİKASI' ise 1988 yılı içinde yayımlanmıştı. Bu dizinin dördüncü eseri olan 'Geleneksel Türk Dericilik Sanayii İçinde BEYKOZ FABRİKASI, Boğaziçi'nde Başlatılan Sanayi' kitabıyla da 1810 yılından 1988 yılına kadar geçen dönemin tarihçesiyle, Beykoz Fabrikası'nın Türk sanayi tarihi içindeki yerini ve önemini, çok zengin arşivi ve ürünleriyle, sanat ve bilim dünyamıza kazandırmış oldular.

Eserin belirgin bir tarzda ortaya koyduğu bir gerçek var; 1800'lü yılların başında sanayi tesislerinin kuruluşu için düşünülen temel ilkelerle bugünkü ekonomik koşulların ön plana çıkardığı şartlar arasındaki benzerlik. Zannediyorum bu yargıyı okurlarımız da benimle paylaşacaklardır.

Prof. Önder Küçükerman'ın özlü ve akıcı anlatımı ile, eserin incelenmesi çok daha ilginç hale geldiği gibi, aynı zamanda öğretici bir özellik de kazanmıştır. Bizim için çok anlamlı olan katkıları ve kazandırdıkları bu eser için kendilerine ve tüm emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.

Ankara 20.7.1988

GİRİŞ

Prof. Önder Küçükerman

İstanbul'da, Boğaziçi'nin en güzel bölgelerinden olan Beykoz'da, dik tepelerin denizden uzaklaşıp, yerini, içinden sular akan geniş düzlüklere bıraktığı geniş bir kıyı parçası. Ve bu yeşilliklerin derinliğinde, 1810 yılından bu yana hemen hiç durmaksızın çalışan ve herkesin çok iyi tanıdığı ünlü fabrika:
. İlk ismiyle 'Tabakhane-i Klevehane-i Amire'
. Sonraki ismiyle 'Beykoz Teçhizat-ı Askeriye Fabrikası'
. Ve en son ismiyle ise 'Sümerbank Deri ve Kundura Sanayii Müessesesi'...

* * *

Bu kitapta geleneksel Türk dericilik sanayiinin ve sanatının içinde çok ilgi çekici ve önemli bir yeri bulunan Beykoz Fabrikası'nın kuruluşundan günümüze kadar geçen çeşitli dönemleri incelenmektedir.

Ancak, önce şöyle bir soru ile bu işe başlamak daha doğru olur: Bu fabrika hangi açıdan önemlidir? Ve bu önem nereden gelmektedir?

Bu sorulara birkaç yönden, birkaç değişik cevap verilebilir. Bunları kalın çizgilerle ortaya koyalım.
Öncelikle, Beykoz Deri fabrikası, 1810'lu yıllarda kurulup üretime başlayan ve aradaki uzun zaman dilimi içinde karşı karşıya kalmış olduğu pek çok engeli aşıp 1988 yılına kadar gelebilmiş olan en eski fabrikalarımızdan birisidir. Diğer bir deyişle Osmanlı Devleti, özellikle de ordusu için çok önemli yeri olan iki sanayi ürünü grubunun ihtiyacının karşılanması amacıyla Beykoz Fabrikası'nı kurmuştur: Deri ve kundura.

Bu arada göz önünde bulundurmak gerekir ki, Fabrika'nın kurulduğu 1810'lu yıllar Batı'da sanayi devriminin çok canlı ve etkili olmaya başladığı bir dönemdir. Bu yüzden Batı'da her türlü üretim alanında, her gün daha yeni teknikler ve makineler geliştirilmektedir.

Bilindiği gibi 1826 yılında yeni kurulan ordu düzenine göre, Türkiye'de askeri düzen ve bu arada da askeri giyim değiştirilmektedir. İşte o günlerde çok büyük boyutlu olan bu istek nedeniyle ülkenin çok miktarda deri ürünlerine ve ayakkabıya ihtiyacı vardır. Üstelik, o tarihleri incelememize yardımcı olan çeşitli belgelerden izlenebildiği kadarıyla, ülkede ortaya çıkmaya başlayan bu açığı kapatabilmek amacıyla Avrupa fabrikalarında üretilen mamuller de ithal edilmektedir.

İşte bütün bu büyük ölçekli ve ciddi ihtiyacın, o yılların teknik şartları içinde ancak çok modern ve büyük hacımlı bir sanayi tesisi kurularak karşılanabileceğinin daha 1810'lu yıllarda ortaya çıkmış olduğu görülüyor. Nitekim Devlet, hemen gereken girişimleri başlatır. Beykoz'un ünlü bahçelerinin içindeki akar su, o yıllarda kurulacak bir endüstri için en öncelikle temel güç kaynağı olduğu için, bu derenin çok çekici bir özellik taşımış olduğu anlaşılıyor. Nitekim aynı nedenle Beykoz'da daha önce de çeşitli sanayi tesisleri kurulmuştur.

1805 yılında, Akbaba Köyü'ndeki Hanife Hanım, sahip olduğu değirmenin akarsuyunun, böyle büyük bir sanayi bölgesinin Beykoz'a kurulması için en önemli nedenlerden biri olduğunu o gün, her halde hiç düşünmemişti.
Ancak bu akarsu, Beykoz'da 1805 yılında, önce III. Selim'in 'Çuha ve Kâğıt Fabrikaları'nın, daha sonra da 1812'de 'Debağhane-i Klevehane-i Amire'nin', 1845'de 'Çini ve Cam Fabrikasının', bütün bu önemli tesislerin arasında yer alan ünlü 'Beykoz Kasrı'nın kurulmasını sağlamıştı.

Hatta, sadece Beykoz'a değil, çok yakınındaki Paşabahçe ve İncirköy'e bile etki yapmıştı. Çünkü İncirköy'deki bir başka küçük akarsu da, orada aynı tarihlerden başlayarak Tuğla Fabrikası, İspermecet Mumu Fabrikası, Cam Fabrikası, Şişe Fabrikası, İspirto Fabrikası gibi birçok sanayi tesisinin kıırulmasını etkilemiştir.

Yani kısacası, görülüyor ki Beykoz'un dereleri yüzünden Boğaziçi'nin yeşillikler içindeki kıyıları 1800'lerin ilk günlerinden beri kazanmış olduğu ünün yanında ayrıca da ileri bir sanayi bölgesi olmuştur.

* * *

Beykoz Fabrikası, bugün ilk kurulduğu yerde gelişerek üretimini sürdürmektedir. Bu fabrika ve ilk kuruluş günlerinin hatıralarını taşıyan pek çok şey bugün de yerli yerinde durmaktadır. Ancak zaman içinde ortaya çıkmış olan çeşitli ihtiyaçlar nedeniyle, çeşitli dönemlerde buradaki birçok eski yapı yenileştirilmiş, üretimde kullanılan teknolojilerin değişmesiyle de fabrikalardaki makinalar hemen hemen bütünüyle yenilenmiştir.
Ancak, 1810 yıllarından bu yana değişmeyen tek şey, geleneksel Türk dericilik sanayiinin en başarılı eserlerini elde etmeye çalışılmasıdır.

* * *

Bu kitapta izleyeceğiniz olaylar, genellikle pek çok arşiv ve eski kaynağın uzun süren taranması sonunda ortaya çıkarılabilmiştir. Çünkü Beykoz Fabrikası ile ilgili ayrıntılı bir arşiv bulunamamıştır.

Hemen anlaşılacağı gibi, böyle bir durumda, 1810 yılında kurulup üretime başlayan bu fabrika ile ilgili bilgileri toplama çalışmasında pek çok zorluklarla karşılaşılmıştır. Bu uzun süre içinde, fabrikanın gerek üretim tesislerinde kullanılan tekniklerde ve gerekse mimarisinde sürekli değişiklikler olmuştur. Ayrıca bu fabrika, yönetim açısından da birkaç temel değişiklik geçirmiştir.

Bütün bunlar ortada olduğuna göre, bu uzun süreyi aydınlatabilecek belgelerin zaman içinde niçin dağılmış bir halde olduğu daha kolay anlaşılmaktadır.

Bu çok uzun süreyi aşarak günümüze kadar gelebilen Fabrikanın arşivleri arasında ise sadece eski yıllardan kalan birkaç kayıt, bazı ayakkabı örnekleri ve çeşitli fotoğraflar bulunmaktadır. Bu yönüyle, bir bakıma Türk Askeri dericilik sanayii ve teçhizat tarihi açısından çok önemli bir belge niteliği taşıyan Beykoz Fabrikası'nın artık daha büyük bir dikkatle korunması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

İstanbul 1987

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar Önder Küçükerman'a aittir ve izinsiz kullanılamazlar.
Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir!

© 2015 | Önder Küçükerman