Sümerbank Genel Müdürlüğü Yayını, 1987, Ankara
Anadolu'nun Geleneksel Halı ve Dokuma Sanatı İçinde
HEREKE FABRİKASI
'…Saray'dan Hereke'ye Giden Yol…'
Prof. Önder Küçükerman
Sümerbank Genel Müdürlüğü, tarafından yayımlanmıştır.
Yayına hazırlayan ve düzenleyen, Önder Küçükerman
Dizgi, film, baskı, Apa Ofset Basımevi Sanayi ve Ticaret A. Ş. İstanbul
Cilt, Emin Barın, Barın Yazı ve Cilt Sanayii, İstanbul
1. Basım, 1987, Ankara
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
M. Tınaz Titiz, T.C. Devlet Bakanı, s. 11
SUNUŞ
Dr. Erkan Tapan, Sümerbank Genel Müdürü, s. 13
GİRİŞ
Hereke Fabrikası, s. 14
I. BÖLÜM: 19. YÜZYILDA ANADOLU'DA ENDÜSTRİNİN GENEL DURUMU
Genel durum, 18; 1532-1839 yılları arasındaki değişimler, 20; Endüstri Devrimi, 26; İç gümrükler, 28; Tanzimat ve sonrası, 30; Sanayi okulları, sanayi sergileri, 31
II. BÖLÜM: HEREKE FABRİKASI'NIN ÖYKÜSÜ
Hereke ve çevresi, 40; Tarih içinde Hereke, 41; Hereke'de ilk fabrikanın kuruluşu sırasında genel durum: Niçin Hereke? 45; 1843: 'Hereke Fabrika-i Hümayunu', 47; 'Hereke Fabrika-i Hümayunu'nun yıllar içindeki durumu ve kuruluşu etkileyen olaylar, 50; 1913- 1915 yıllarında yapılan sanayi istatistiklerinde Hereke Fabrikası, 55; Hereke Fabrikası ve Sümerbank, 1933 yılı, 58; Dolmabahçe Sarayı'ndaki Hereke Dokumahanesi, 67; 1986 yılında Hereke: Değişiklikler, yenilenmeler, 69; Yeni organizasyonlar, 70; Hereke halıcılığı üzerine, 75; Teknik özellikler, 76; Geleneksel özellikler ve yan etkiler, 78; Türk halıcılığına katkılar, 79
III: BÖLÜM: ARŞİVLER- GEÇMİŞTEN BUGÜNE HEREKE FABRİKASI
Albüm I, 82; Albüm II, 113; Hereke ürünlerinin aldığı ödüller, 143; Koleksiyonlardan seçmeler, Halılar, 154; İpekliler, 170; Günümüzde Hereke Fabrikası, 194; İpekli ve halı tezgâhları, 200; Eski ürünler, '... Saray'lardan örnekler', 209; Sümerbank Genel Müdürlüğü arşivinden, 225; Yöneticiler, 239; Hereke planları, 240
AÇIKLAMALAR, 242
Fotoğraflar ve kaynaklar 244.
KAYNAKLAR, 245
--------------------------------------------------------------------------------
ÖNSÖZ
M. Tınaz Titiz, Devlet Bakanı
İnsanlık tarihinde 'Kaydetmek' kadar önemli ve fakat o kadar da kendini göstermeden medeniyetleri ya da geri kalmışlıkları etkileyen bir icat var mıdır bilmiyorum!
Olaylardan sonuçlar çıkararak, doğruya erişme süreci, kaydedilmiş bilgi yardımıyla mümkün olabilir. Bir endüstri tesisinin verim düşüklüğü, kaydedilmiş aksamaların analiz edilip giderilmesiyle; bir ülkenin sanayide istenilen ölçüde gelişememiş olması ise yine kaydedilmiş olayların yorumlanmasıyla bertaraf edilebilir. Bu nedenlerle; sanayileşme sürecimizin başlangıç naktası demek olan Hereke fabrikasının sanayimizdeki yerinin, gelişiminin ve sorunlarının tam anlaşılması, burayla ilgili kaydedilmiş bilgilerin yorumlanmasına bağlıdır.
Bu ise Türk sanayünin çağdaş düzeye erişebilmesinin yollarını açabilecek olan bir süreçtir. Bu yararlı eseri bize kazandıranlara şükranlarımı sunuyorum.
SUNUŞ
Dr. Erkan Tapan, Sümerbank Genel Müdürü
El dokumacılığı, atalarımızın büyük önem verdikleri ve bu yüzden nitelik ve niceliği ile tarihe geçmiş köklü bir sanat kolumuzdur.
Üstün sanat değeri ve çeşit zenginliği ile takdir toplayan ipekli ve yünlü dokumalardan birçoğunun Türkler tarafından icadedildiği arkeolojik bulgularla kanıtlanmış bulunmaktadır. Bu ürünler tarihi yükselişimize paralel olarak basitten mükemmele doğru gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Zaman içinde ipekli ve yünlü dokumacılık ve özellikle halıcılık sanatı ayrı bir önem kazanmış ve kendi karakterini oluşturarak devamlı bir ilerleme göstermiştir.
İpekli ve yünlü kumaşlarımızda, halılarımızda yöresel farklılık görülürse de cinsi ve çeşidi ne olursa olsun her bir eserde Türk sanatına özgü renk ve desen uyumu vardır. Halılarımız ve dokumalarımızda renk ve ahenk zenginliği hakimdir. Göz, desendeki ayrıntılardan çok eserin bütünündeki ahengin hoşluğu ve yumuşaklığı ile doyuma ulaşır. Halılarımız dokuma nefaseti, renk ve motif uyumu ve zenginliği ile çok eski yıllardan bu yana tüm dünyanın beğenisine ulaşmıştır.
Ancak çağımızın sosyal ve teknolojik değişimi, bu türden üretime ve el sanatlarına ilgiyi ne yazık ki azaltmıştır. Bu yüzden bazı el sanatlarımız kaybolmağa yüz tutarken, bazıları da benliğini kaybetmiştir. Bu nedenle sanat değeri taşıyan üretimini sürdüren tesis ve tezgah sayısı günümüzde oldukça azalmıştır. Mevcutları içinde en önemlisi Hereke Müessesemiz sayılabilir. Çünkü bu tesis, kurulduğu 1845'lerden bu yana üretimini devam ettirmektedir. Ayrıca inanıyorum ki dünyada bu şekilde ürettiği ipekli, ipekli simli, ipekli kadife, kumaş ve ipekli ve yünlü halıların herbirisi nadide bir sanat eseri olan, değişik ürünleri bir sanat uyumu içinde üreten ikinci bir tesis yoktur.
SÜMERBANK olarak böyle bir sanat üstünlüğü ve zenginliği olan tarihi bir tesise sahip olmanın gururunu duyuyoruz. Aynı zamanda böyle bir tarihi tesise sahip olmanın sorumluluğunu da yüreğimizde taşıyoruz. Hereke'nin eserlerini tüm dünyaya tanıtma ve yayma çabasıyla aslına uygun üretimi devam ettirmek ve daha çok geliştirmek için üstün bir gayret içindeyiz. Ancak benzeri zor bulunan bu sanat hazinesi kaynağının korunması ve geliştirilmesi yanında, tarihçesinin de belgelenmesi ve bilimsel anlayış içinde sanatseverlere sunulması gerekiyordu. Mutlu bir tesadüf, elinizdeki eserle bu amaç da gerçekleşmiş bulunuyor.
SÜMERBANK camiası için her zaman yardımlarını ve desteğini aldığımız hocamız Prof. Önder Küçükerman yorucu ve titiz bir çalışma sonucu hazırladığı bu belgesel ile Hereke Müessesemiz ve ürünlerini sanat ve bilim dünyamıza kazandırmış oldular.
Bizim için çok anlamlı olan katkıları ve kazandırdıkları bu eser için şükranlarımı sunuyorum.
GİRİŞ
'... Hereke Fabrikası ...'
Prof. Önder Küçükerman
İstanbul-İzmit yolunda, dik yamaçlar yanında, yeşillikler arasına saklanmış küçük bir körfez... Ve bu körfezde 1843 yılından bu yana hemen hemen hiç durmadan çalışan ve herkesin tanıdığı ünlü bir fabrika: Hereke Fabrikası...
Bu kitapta, geleneksel Türk dokumacılık sanatının ve sanayisinin içinde, çol; ilgi çekici bir noktada yeri olan Hereke Fabrikası'nın kuruluşundan günümüze kadar geçen değişik dönemleri incelenmektedir.
Fabrikanın böyle bir önem kazanmasının arkasında neler vardır? Bu soruya, değişik yönlerden değişik cevaplar verilebilir. Bu cevapları kalın çizgilerle ortaya koyalım:
Öncelikle, 1843 yılında kurulup üretime geçen ve aradaki uzun zaman dilimi içinde karşı karşıya kalmış olduğu pek çok engeli aşıp, günümüze kadar gelebilen bir fabrikadır. Üstelik bugün de hızla gelişerek üretimini sürdüren ilgi çekici bir kuruluştur.
Bu uzun süreli öykü, Osmanlı Saraylarının döşemelik ve kumaş ihtiyacını karşılamakla başlamıştır. Ama daha sonra her an değişik ihtiyaçlara ve şartlara bağlı olarak durmaksızın, yeniden, yeniden biçim değiştirip daima canlı kalabilmiştir. Böylesine bir uyum yapabilme özelliği, herhalde, ilk kuruluşunda, belirli bir geleneğe takılıp kalmamış olmasıyla ilgilidir.
Bilindiği gibi Bursa ve çevresi, Anadolu'nun dokumacılık tarihinde geleneksel ipekçilik merkezi olarak çok haklı bir ün kazanmıştır. Hereke Fabrikası da yakınında yer aldığı bu bölgenin özelliklerini çok yakından izlemiştir. Böylece Hereke Fabrikasının üretim malzemelerinden birisi olarak, her zaman 'İpek'le yan yana olunmuştur.
Bütün bu düşüncelerin, yönelmelerin ve yaşatılan ipek dokuma geleneğiinin doğal bir uzantısı olarak, Anadolu'da yüzyılların geleneksel bir ürünü olan Türk halıcılığı da bu yörede ilgi çekici yorumlara ulaşmıştır. Hereke ipek halısı geleneği de buranın adını taşıyarak, bunu ifade etmektedir.
Bugün 'Hereke tipi halı' özel bir anlam taşır. Ve kendi türünün çok kaliteli bir temsilcisi olarak tanınmaktadır. Çok yaygınlaşmıştır ve geleneksel Türk halıcılığı içinde yerini almıştır. Ama görüleceği gibi Anadolu'da, yüzyıllardan bu yana tanınmış ve ün kazanmış olan birçok halıcılık merkezi yanında, bu küçük yeşil koyda gelişimini sürdüren Hereke Fabrikası böyle bir merkez olma rolünü kolay kolay elde etmemiştir.
Kalın çizgilerle ortaya konulan bu gerçekler, sözü edilen bu özelliklerin pek çoğunun ortaya çıkmasını etkileyen ve Hereke'de dokumacılığı başlatan bu mütevazi fabrika ile çok yakından ilgilidir.
Bu kitapta karşılaşacağımız olaylar ve örnekler, genellikle arşivlere, belgelere, yazılı ve sözlü bilgilere dayalı olarak hazırlanabilmiştir. Kolayca anlaşılabileceği gibi böyle bir çalışma, pek çok zorluğu aşmayı gerektirir. Belge olarak elde edilebilenler arasında birinci grup kaynak malzemesi, fabrikanın kendi arşivinde bulunan, sınırlı sayıdaki fotoğraflar, belgeler, çok az sayıdaki yazılı kaynaktan başka birşey değildir. İkinci grup olarak, fabrikanın kuruluş günlerinden bu güne kadar geçen süre içinde, değişik tarihlerde yapılan ve henüz ayakta duran çeşitli yapılar, duvarlar ve yollarla, kısmen ayakta durabilen bölük pörçük yapılar, makinalar, tezgahlar ile birlikte, ağaçlar, bahçeler, çeşitli bitkiler konuyu değerlendirmek için kaynak olarak kullanılmışlardır.
Ayrıca, yine fabrika koleksiyonunda bulunan, eski tarihlerden kalan halı ve ipekli dokuma örnekleri ile yakın tarihlerde üretilenler de bu sınırlı kaynakların değerlendirilmesine yardımcı olmuştur.
Görülüyor ki, elde bulunabilen sınırlı veri ile yapılan bu çalışma, ileride yeni verilerin elde edilebilmesi durumunda daha da zenginleşebilir. Ama bu sınırlı malzeme bile açıkça göstermektedir ki, Hereke fabrikası gerçekten çok ilgi çekici ve uzun bir öykünün sahibidir.
Bu uzun öykü, geçirilen değişikliklerle doludur. Bunların hepsine uyum gösterebilen fabrika, her defasında kendisini yenileyebilmiştir. Ama bu arada eskiyenler, makineler, tezgahlar da kenarda kalıp unutulmuştur.
Böylelikle bu fabrikanın uzun geçmişinden gelebilen ve bir tür dokuma sanayii müzesi özelliğini taşıyabilecek olan yönü çok zayıflamıştır. O nedenledir ki, bugün, eskiden az şey vardır. Ama yine de, ileride görüleceği gibi bir kısım tezgah ve araç, çok uzun geçmişine rağmen çalışmakta ve üretim yapmaktadır.
Bu yorgun makinelerin, hangi öyküleri kendilerine sakladıklarını bilemiyoruz ... Ama, ilk günlerindeki gibi olmasa bile 'heyecanla' çalışıyorlar.
Kimbilir, belki de uzun yıllar içinde, karşılarındakiler sürekli değişip yenilendiği halde, hala çalışıyor olmanın keyfini de sürüyorlar...
1986 - İstanbul